Month: Mart 2016

Bizim Küçük Sırrımız

Etkilenmekten kaçtığım, aslında beni etkileyecek olmasını kabullenmekte zorlandığım bir çok hikayem oldu şimdiye kadar. Kimi bir tiyatro oyununda, kimi bir sinema filminde, kimi de gerçek hayatın tam da ortasında yakaladı beni. Bu gerçekliğin içinde en trajikomik olanı, en geç 3 gün içinde hepsini rüyamda görmem ve etkilendiğimi ancak bu şekilde kabul etmemdi.

40 Kat Krep

Bazı reçeteleri hazırlarken biraz bencilce davrandığımı fark ediyorum. Paylaşmak çok güzel tabii. Ancak bazen yalnızca beni geçmişe götürdüğü için seçtiğim tarifler oluyor. Bu da onlardan biri. Çocukluğumdan kalan çok özel anlar var hafızamda. Kimi zaman bir anda aklıma düşen, beni uzun süre peşinden sürükleyen. Hatta çoğu zaman kahkahalarla güldüren… Soğuk kış günleri, okuldan geldiğimiz gibi kaloriferin yanına koşardık. Yere serdiğimiz örtüye akşamüstü sofrası kurulurdu. Televizyonda ‘Süper Baba’… Mis gibi mandalina ve portakal kokusu. Eğer o gün şanslıysak mönüde krep de olurdu. Tavadan tabağa gelmesine hiç fırsatları kalmazdı. Havada kapılırdı çünkü:) Annemin o telaşı hala dün gibi gözlerimin önünde…

Fougasse

Yazmaya başladığım günden beri, sık sık çevremden benzer türde enerjiler alıyorum. Nazik beğeni ve takdirlerinin yanı sıra, gözlerinde küçük soru işaretlerine şahit oluyorum. Ben neden bu iş için bu kadar heyecan duyuyorum? Ne de olsa dünyayı kurtarmıyorum:) Yaş aldığımı daha çok hissettiğim şu dönemde, tam da bunun farkına vardım aslında. Küçük olanların bize ait olmasına o kadar alışmışız ki, büyük olanlara ulaşırken aslında tüm bu küçük şeylerin bize birer vesile olduğunu gözden kaçırır hale gelmişiz. Elbette yazılarımı keyifle okuyan, koskoca hayat tecrübelerine sahip kişilere nutuk niyetinde değil bu cümleler. Kendimi ifade edebildikçe mutlu olanlardanım sadece:)

Narlı, Chili Manhattan

Hafta sonu mu geliyor dediniz? Sabit olarak çalıştığım bir ofis veya restaurant olmamasına rağmen, her hafta şu meşhur Cuma gününü heyecanla bekliyorum. Daha sabah saatlerinde başlıyorum heyecanlanmaya. Bu hafta, heyecanımı dindirecek bir tarif buldum. Hazırlarken de, çekerken de çok eğlendim. Bakalım bu defa kimleri tuzağıma düşürebileceğim:)

Parmesan, ‘Parmigiano Reggiano’…

Sonunda Türkiye sınırlarına girmiş bulunuyorum. 4 gün boyunca Parma’daydım. Kısa koşu bir Modena ziyaretim de oldu ama daha çok Parma’da vakit geçirdim. Çıkış noktam antika fuarıydı. Tesadüfler tatlıdır. Hayalini kurduğunuz fuar, rüyalarınıza giren parmesan fabrikası ile aynı şehirde ise tadından yenmez. Antika fuarından birkaç kare paylaşacağım mutlaka. Ancak şimdi, benim için altın külçelerinden daha değerli olan, parmesanın hikayesi daha cazip gelecektir eminim:)